- İzmir Büyükşehir Belediye Lideri Dr. Cemil Tugay, Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) tarafından düzenlenen 3. Yatırım Zirvesi’nin açılışında yaptığı konuşmada güneş gücü özelindeki kelamlarının bağlamından koparılarak çarpıtıldığını söyledi.
- Yaptığı açıklamada ne güneş gücüne ne de yenilenebilir güç üretimine karşı olmadığını tabir eden Lider Tugay, “Hele ki kömüre dayalı elektrik üretiminde Türkiye’yi karbon emisyonu açısından utanılacak bir noktaya getirmeyi hiç savunmuyorum. Plansız ve verimsiz yatırımlara, ülkemizin tarım ve mera alanlarını kullanılmaz hale getiren GES’lere teşvikler verilirken kalite standartlarının ve verimliliğin gözetilmemesine, RES’lerin yanına GES’lerin yapılmasına verdiğiniz teşvikle tabiatımızın katledilmesine itiraz ediyorum” dedi.
- Bu sistemlerin ziraî özelliğini külliyen kaybetmiş topraklarda inşa edilmesi gerektiğini söylemenin güneş gücüne karşı olmak manasına gelmediğinin altını çizen Tugay, Karaburun’da yaşanan durumu hatırlatarak ‘bu istikamette maalesef içimizi acıtan çok örnek bulunmaktadır” tabirlerine yer verdi.
İzmir Büyükşehir Belediye Lideri Dr. Cemil Tugay yaptığı yazılı açıklamada şunları lisana getirdi:
“Kamuoyumuza;
Ege Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ESİAD) tarafından düzenlenen 3. Yatırım Zirvesi’nin açılışında yapmış olduğum konuşmada, güneş gücü özelinde söz ettiğim kimi görüşlerimin bağlamından koparılarak çarpıtıldığına, siyasi materyal olarak kullanıldığına üzülerek şahit olmaktayım.
Bugüne kadar güçte net ithalatçı pozisyonda olan ülkemizin muhtaçlık duyduğu yenilenebilir ve pak güç kaynaklarına karşı olumsuz bir görüş tabir etmedim. Ülkemizin pak güç kaynaklarından üreteceği her ünite gücün, karşılığı olan dövizin yurt içinde kalması manasına geldiğini de çok yeterli biliyorum.
Konuşmamda söz edilen mevzu, ülkemizde güneş paneli üreticilerine son yıllarda verilen gereksiz ve anlamsız teşviklerin yarattığı arz ziyadesiyle, Türkiye’nin muhtaçlığının kat be kat üzerinde güneş paneli tesisleri açılmasıdır.
TEİAŞ datalarına nazaran, 2024 yılının birinci 10 ayında, ülkemizde 4720 Megavat güneş gücü santrali devreye alınırken, Türkiye’nin güneş paneli üretim kapasitesi 50 bin Megavat’a yaklaşmıştır. Üzerini çizdiğim sorun, bu arz fazlası üretimin gereksiz yere desteklenmesi, takviye verilmeye devam edilmesi, ülkemizin kıt olan kaynaklarının verimsiz alanlara teşvik olarak aktarılmasıdır.
Bir başka itirazımız ise ülkemizde çeşitli şirketler ve kurumlar tarafından inşa edilen lisanslı güneş gücü santrallerinin ormanlık alanlarda ve tarım yapılan yerlerde inşa edilmesinedir.
Bu tarafta maalesef içimizi acıtan çok örnek bulunmaktadır.
Bu sistemlerin ziraî özelliğini büsbütün kaybetmiş topraklarda inşa edilmesi gerektiğini tabir etmek, güneş gücüne karşı olmak değildir. Gücü ve imkânı olan her vatandaşın bir güç üreticisi olmasının önündeki tüm pürüzlerin kaldırılmasını; lakin bunu yaparken tarım alanlarına, meralara, ormanlara, etraf dokusuna ziyan verilmemesini; muhafaza ve kullanma istikrarı prensibine azami oranda riayet edilmesini savunmakta; güç üretimi ve besin güvenliğinin birbirinin alternatifi olamayacağını vurgulamaktayım.
Son yıllarda ‘Hibrit Santral’ ismi altında lisans ayrıcalığı ve muafiyeti hakkı tanınan güneş gücü santrallerinin, mera alanlarına ve yerleşim yerlerine kurulduğunu da biliyoruz. İzmir’in cennet ilçelerinden Karaburun buna en dikkat alımlı örneği teşkil etmektedir. Bu ilçemizde mevcut rüzgâr gücü santrallerinin lisans alanlarına verilen hibrit santral müsaadeleri ve güneş santrali kurulumları sonucunda; lisans alanları çit ile çevrilerek başta keçi yetiştiriciliği olmak üzere hayvan ve insan girişlerine kapatılmakta, adeta ömürden koparılmaktadır. Bu yanlışları söz etmek de güneş gücüne karşı olmak demek değildir.
Bu berbat örneklerin yanında; çatı statiği uygun konutların, fabrikaların, turizm tesislerinin ve öteki uygun yapıdaki binaların çatılarına güneş gücü santrallerinin kurulmasına itirazımız elbette yoktur ve olamaz.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin en kıymetli kurumlarından ESHOT; Gediz’de bulunan ana tamirat merkezi ve atölyelerinin çatılarına güneş gücü santralleri kurmuştur ve karbon salımını dikkat cazibeli oranda azaltmaktadır.
Aynı halde bir öteki kuruluşumuz İZSU’nun güneş gücü projeleri vardır ve kademe evre hayata geçirilmektedir.
Dolayısıyla; İzmir’in Büyükşehir Belediye Başkanı olarak ne söylediğimin külliyen farkındayım.
Ne güneş gücüne ne de yenilenebilir güç üretimine elbette karşı değilim. Hele ki kömüre dayalı elektrik üretiminde Türkiye’yi karbon emisyonu açısından utanılacak bir noktaya getirmeyi hiç savunmuyorum.
Plansız ve verimsiz yatırımlara, ülkemizin tarım ve mera alanlarını kullanılmaz hale getiren GES’lere teşvikler verilirken kalite standartlarının ve verimliliğin gözetilmemesine, RES’lerin yanına GES’lerin yapılmasına verdiğiniz teşvikle tabiatımızın katledilmesine itiraz ediyorum…
Enerji verimliliğinin ehemmiyetini, güç yatırım ve teşviklerinde şuurlu planlamayı, jeotermal güç üzere Türkiye’nin çok daha yüksek randımanla kullanılabilecek başka yenilenebilir güç kaynaklarımızın en hakikat ve verimli formda değerlendirmesini savunuyorum, savunmaya devam edeceğim…
Tüm kamuoyumuzun bilgisine hürmetle sunarım.”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı